Zeki ama çalışmıyor.. Çocukken bu cümleyi ne çok duyardık..
Galiba o zamanlar, tek bildiğimiz, IQ testleri ile ölçülen matematiksel, sayısal zekaydı, sonra sonra, sözel zeka da eklendi de, bazılarımız daha kurtardı kendini..😀😄
Şimdi 8’ e çıkmış zeka türlerinin sayısı.. Herkese yetecek kadar var yani.
Bu kadar geniş kapsamlı kavramları sayısal değerlere dökünce, zaman içindeki değişkenliğini de kabul etmek lazım, eminim bir 20 yıl sonra bu rakam en az 15 olur..
Olsun da zaten.. Herkesin, ağırlıklı olarak başka bir zekaya sahip olması güzel şey, itişmeye kakışmaya gerek yok, sakin, herkese yeter..😀
Hala, en havalısı sayısal zeka mı acaba, gerçi son dönemlerde, duygusal, sosyal zeka epey atak yaptı. Daha az teknik bilgiye ve matematiksel zekaya sahip Ramiz Bey yerine, sosyal ve duygusal zekası yüksek olan Atakan Bey kaptı müdürlük koltuğunu..
Haksızlık mı dersiniz.. Kim bilir..
Şimdi, 8 zeka türü neler biliyor musunuz, ki buna çoklu zeka kuramı deniyor, 1983 yılında Howard Gardner tarafından ortaya atılmış..
Müzikal ve Ritmik Zeka
Görsel ve Uzamsal Zeka
Sözel ve Linguistik Zeka
Mantıksal ve Matematiksel Zeka
Fiziksel ve Bedensel Zeka
İçsel Zeka
Sosyal Zeka
Doğa Zekası
Varoluşsal ve ahlaksal zeka da yoldaymış..
Ne güzel değil mi?? Çeşit çeşit, biri yoksa biri vardır..
Ama..
Zeka türü 8, 18, 28 olmuş bundan ziyade ne önemli biliyor musunuz bence.. Uyum.. Yani günlük hayattaki beklentilerimiz ile sahip olduğumuz zeka arasındaki uyum..
Hayatın geneli zor malum.. Çözülmesi gereken sorunlarımız var..Hedeflerimiz, beklentilerimiz, elbette çok..
Ama..
Bu uyum meselesi hayatın bütününden çok, günlük hayatı zorlaştırıyor..
Yani hani bir söz var ya, vermeyince Mabut, ne yapsın Mahmut diye.. Severim..
Şöyle ki..
Hassas duygusal bir insansın, ama duygusal, sosyal zekan çok da yüksek değil.. Tam kendini de ifade edemiyorsun, kırıl kırıl dur..
Hırslısın, başarılı olmak istiyorsun ama matematiksel zekan yetmiyor.. Birilerine göre çok daha fazla çalışman, yorulman gerekiyor..
Teknik olarak süpersin, ama sosyal zekan el vermiyor ki yükselesin..
Ne bileyim, istiyorsun ki, şöyle boş zamanlarımda yapabileceğim bir hobim olsun, gitar çalayım, ney üfleyeyim.. ama yok ki..
Spor mu? İstiyorsun çocuğun basketbol takımına girsin hatta, takımın yıldızı olsun. Ama antremanında kuruluyorsun koltuğuna gururla seyretmek için, senin çocuk yatmış topun üstüne, sırası gelince karpuzlama sallıyor topu potaya..😊
Seviyorsun doğayı, ama o seni sevmiyor gibi, her işini zorlaştırıyor.. Hazır doğada gezerken, bir manzarayı da ben resmedeyim diyorsun, bütün çocukluğun ressam Bob’ u izleyerek geçmiş, ama yok arkadaş, ağaç bile ağaca benzemiyor..
Böyle, genelden bakınca hiç biri çok da önemli değil.. Belki anılarımıza yerleşmiyor, geçip gidiyor.. Çok kalıcı hasarları yok..
Ama, gün içinde yaşadıklarımızı, etkileşimlerimizi, anlarımızı, bu uyum çok etkiliyor.. Gün bitmiyor bazen..
Hani, Teoman bir dönem çok söylerdi, vakit bir türlü geçmezken, yıllar hayatlar geçiyor diye..
Etkisi var mı dersiniz??
Ne yapmak lazım peki.. Benim ve hayatın elinden gelen bu demek.. Olana bakmak gerek herhalde.. Uğraştım, olduğu kadar demek biraz kolaylaştırır işimizi sanki.. Her şey elimizde değil ki..
Bir de, kendimiz, çevremiz ve en önemlisi çocuklarımızdan beklentilerimizde, bu gerçeği gözden kaçırmamak çok önemli, kendimce..
Sağlıcakla..
Etiketler: çoklu zeka kuramı, duygusal zeka, zeki, zeki ama çalışmıyor