OLMAYIN!! EV KADINI OLMAYIN!!!




Ev kadını ile çalışan kadın karşılaştırmasını son derece anlamsız bulurdum... Çalışan kadının, eve girdiği andan itibaren ismi ev kadını olur gibi gelirdi bana hep. Evdeki işler aynı, sadece akşam kadının eve gelmesini bekliyor diye düşünürdüm.

Yani ev kadınının, çalışan kadının bir alt kümesi olduğuna inanırdım..

O yüzden de hangisi zordur diyenlere cevabım netti..

Çalışan kadın, aynı zamanda ev kadınıdır da.. Ev kadını ise sadece ev kadını..Çalışan kadın olmak  gayet güzel.. Ev kadını olmak da fena olmamalı, tüm gün senin, sonuçta..

Ama şimdi, uzun yıllardır çalışan bir kadın olarak, bir süredir evdeyim, ve daha net görüyorum, beylik laflardan uzak..

Ve diyorum ki, olmayın.. ev kadını olmayın!

Bir garipleşiyor insan, ev kadını moduna girince..

Camdan dışarı baktığında, dışarıyı değil de camların kirlendiğini görüyorsun... ve işe koyuluyorsun..

Çamaşır sepeti makinayı dolduracak kadar dolmamışsa da, biriken çamaşırdan rahatsız olup, daha yıkanmak istemeyen giysileri, sırf makine dolsun, çamaşır sepeti boşalsın diye yıkıyorsun..

Balkonlar biraz tozlansa rahatsız olup yıkıyorsun... Üstelik kış günü, hemen sonra kirleneceğini bile bile.. 

Sanki, yaşadıkça yerleri değişmiyormuş gibi, her şeyi yerli yerine koyma takıntısı başlıyor..Rahat bir ortamdan ziyade, derli toplu bir ortamda rahat ediyorsun..

Her şeyin birikmesinden duyulan bir korku gelişiyor..Ütü birikmeden yapayım. Tezgahın üstünde bulaşık birikmesin, ya makinaya atayım ya da elde yıkayıvereyim..

Yakın zamanda kullanılmayacak bile olsa, biten şeylerden rahatsız oluyorsun.. Acil durumda hep tedbirli olasın geliyor.. Tel şehriyem bitti, alarm..ya acilen lazım olursa..

Su kesilmesi durumunda, delirme belirtileri gösteriyorsun..

Sürekli mırıl mırıl şarkı söyleme hali başlıyor.. Ama o kadar ki, taaa çocukluğundan beri hiç duymadığın naftalin kokulu şarkılardan tut da, çocuğunla beraber öğrendiklerine kadar, çok geniş bir repertuar..

Temizlik yapsan, temiz olmuş mu;  yemek, hatta kahve bile yapsan, güzel olmuş mu diye soruyorsun, bir övgü mutlaka bekliyorsun..

Nesnelerle konuşmaya başlıyorsun. Kafan buzdolabının içinde, peynir sen buraya geç, yoğurt tenceresi sen de gel şuraya, azıcık yer açılsın, tamaaaam..

Aynı anda, birkaç işi bir arada yapmaya başlıyorsun.. Çayını oturarak içmek yerine, bir taraftan da bulaşık makinasını boşaltıyor olmak tatmin ediyor seni..

Gece uykun kaçınca, ya da sabah uyandığında, ilk aklına gelen şey; bugün ne pişireceğim, oluyor.

Kasaba, markete, tüm mahalle esnafına daha şüpheyle yaklaşıyorsun; taze mi gerçekten, yufka yeni mi geldi, emin misiniz?

Yemek hazır olduğunda, sofrada yemeğin soğumasına karşı bir telaş başlıyor. Herkes sofraya oturuncaya kadar da  geçmiyor.

Eskiden, yemek sonrası, dakikalarca sofrayı toplamadan oturan, muhabbet eden sen değilmişsin gibi, o bulaşıklar makineye girmeden rahat edemiyorsun..Makine çalışınca, bir huzur duyuyorsun. O derli toplu mutfak, sana oscar ödülü kazanmış bir oyuncunun başarısına yakın bir haz veriyor..

Yükte ağır, pahada hafif bir hayat bu..

Olmayın.. Ev kadını olmayın!!  😀😀😀

Sağlıcakla..





Etiketler: ,