MASAL ? PEKİ OKUYORUM!!




Masal okumak, anlatmak, çocukların gelişimi için son derece önemli, hepimiz biliyoruz..

Ama, okurken, iç sesimi bastırmakta zorlanıyorum çoğu zaman.. Dış sesime de yansır mı diye düşünüyorum..😀😀

Mesela alıyorum elime Ağustos Böceği ile Karınca’ yı..

Karınca, çalışkan; sıkılmadan, yılın en güzel zamanlarını çalışarak geçiriyor..

Ağustos böceği ise seviyor işte, saz çalayım, şarkılar söyleyeyim.. Mizaç bu..

Çalışkan karınca, bütün yaz çalışıyor, yuvasını tıka basa yiyecekle dolduruyor.. Tamam, takdir ediyorum, ama yine de Ağustos Böceğini aç billaç kapısından geri çeviriyor ya.. Elimde değil, Ağustos böceğini tutuyorum içimden😀

Es geçiyorum bu kitabı, arkalara koyuyorum..

Açıyorum Çizmeli Kedi' yi..

Fakir gence miras olarak sadece bir kedi kalıyor..Kedi de pek uyanık, bir çuval ve bir çift çizme istiyor sahibinden.. Bunları kullanarak, aylar boyu, krala hediyeler götürüyor, "efendim gönderdi, kendisi pek zengin ve soylu biri" diyerek.. Taktik taktik üstüne, kralın göl kenarından geçeceğini bildiği bir gün de, "efendimin kıyafetleri çalındı" deyip, kraldan efendisine bir kıyafet hediyesi kapıyor.. Bir de üstüne, fakir genç bu kıyafetle kralın kızının karşısına çıkıyor.. Kız, aşık oluyor fakir gence ve evleniyorlar..

Şimdi, ben bu masalı nasıl okuyayım.. Marifet mi? Kedi değil çakal bu.. Hani prenses, bir kıyafete tav oldun da, bunun kültür farkı var, yalan üzerine kurulmuş bir ilişki, yok olmaz.. Bunu da okuyamam..😀

Rapunzel desem, okurken saçlarına takılıyorum, o kadar dikkat ediyoruz saçlarımıza; yine biraz uzayınca, kırılmaya, cansızlaşmaya başlıyor.. Sen o kulenin tepesinde, bir başına, sırım gibi saçları nasıl uzattın.. Yok..🙃

Pamuk Prenses ve 7 Cüceler mi?.. Ah be prenses.. Kötü kraliçe, seni öldürmek için önce bir cellat tutuyor, hadi olmadı.. Sonra, kılık değiştirip kurdeleyle, ardından da tarakla seni öldürmeye geliyor..

E hadi hepsini yedin diyelim.. Tanımadığın birinin verdiği elmayı niye yiyorsun, biraz aklını kullansana, uyanık olsana.. Prens tesadüfen oradan geçmeseydi, bir elma için değer miydi? Sen neden kendini korumuyorsun a kızım?😀

Heidi severdim, yakın zamanda öğrendim ki, Heidi’ nin çıplak ayakla dolaşıyor olması, onun özgür ruhundan, yaramazlığından değilmiş. İsviçre’ de Verdingkinder denilen, köle çocukları, normal çocuklardan ayırt etmek için, ayakkabı giydirmezlermiş.. Bu, ona yapılan bir göndermeymiş.. Zaten, bir içim acırdı Heidi’ ye, şimdi büsbütün sızladı.. Yok okuyasım..😞😞

Peki ya, yaşlanan Bremen Mızıkacıları' nın, çıkardıkları çirkin sesle, bir eve giren hırsızları kaçırıp, o eve yine hırsız gibi yerleşmeleri.. Hırsızlar geri dönünce de, onlara saldırıp kaçırmaları..Yaşlı başlı hayvanlarsınız..Tatsız😀😀

Uyuyan Güzel desem, orada da prense var bir çift lafım.. Prenssin diye, kız çok güzel diye, ilk görüşünde nasıl öpersin, ne münasebet!!☺️

Evet..

Masal kafası başka bir kafa sanırım.. Çağrışımları, düşündürdükleri, hissettirdikleri başka..

Hayatı tanıdıktan sonraki kafayla sevilmiyor, ama hayatı tanımaya güzel bir araç oluyor galiba..

Okuyayım en iyisi..👍

Sağlıcakla..





Etiketler: , , , ,