Doğu kültüründe kullanılan bir kelime varmış, PAL.. ben daha yeni öğrendim, çok sevdim, anlatayım..
Biliyorsunuz, biz en küçük zaman birimine AN diyoruz.. Doğu kültüründe ise en küçük zaman birimine PAL diyorlarmış..İki an arasındaki küçük zaman aralığı olarak tanımlıyorlar. “Bir an geçer, sonraki an gelir.. Bu ikisinin arasında küçük bir zaman aralığı, boşluk vardır, çok kısacık. Pal olmasaydı, bu anlar birbirinin üstüne binerdi” diyor kitapta..
( Osho / Devrim – Yaşama yepyeni bir gözle bakmak)
Nedense çok hoşuma gitti, paylaşayım istedim. Kelimeleri gerçekten severim, eski dildeki sevdiğim kelimeleri duydukça yazdığım bir defterim var. Bir de yakın zamanda başlayan bir başka hevesim de, Türkçe’ de direkt karşılığı olmayan yabancı dildeki sevdiğim kelimeler..
Bunları şöyle bir gözden geçirdim. Acaba dedim, bloğumda böyle bir sözlük mü oluştursam. Gözümün önüne nedense bir ders kitabı geldi. Mesela, şöyle yazıyor, Ege bölgesinin coğrafi özellikleri şunlardır; 9 madde alt alta sıralanmış. Sonra hatırladım ki, alt alta sıralanan bilgiler beni çok zorluyor. Bir ezber etkisi, bir dikte duygusu hissettiriyor. Başı belli sonu belli, bir an önce 9 maddeyi de bitirmek istiyorsun, maddeler yarım yamalak okunuyor.
Ama, bir metnin içinde tatlı tatlı yayılan bilgileri okumaktan sıkılmıyorum, daha çok hakkını vere vere, daha iyi algılayabiliyorum. Daha bir ruhu varmış gibi geliyor..O yüzden vazgeçtim. Saçma mı bilmem.!?
PAL kelimesinin bende yarattığı heyecanla, sevdiğim kelimelerime şöyle bir baktım, farklı dillerden ortaya karışık bir kelime salatası yapayım dedim.. Buyrunuz..
Onism kelimesi, İngilizce’ de, yaşam serüveninde dünyanın ne kadar küçük bir kısmını tecrübe edeceğinin farkında olmak anlamına geliyor. Ne güzel değil mi, neredeyse 12 kelimeyi tek bir kelimeyle ifade edebilmek..
Sonra, Almanca bir kelime, Waldeinsamkeit; ormanda yalnız, sessiz bir ortamda doğayla içiçe olmanın verdiği huzur dolu his..
Hindu dilinde Jijivisha, yaşamaya ve hayatın devam etmesine karşı duyulan güçlü ve sonsuz istek demekmiş..
İsveç dilinden iki kelimem var.. Gökotta, sabahın ilk kuş seslerini duymak için yapılan şafak zamanı pikniği.. Vemödalen, kendini tekrarlama ve özgün olamama endişesi demekmiş.. Hep böyle endişeler içinde olalım, ne güzel endişeymiş bu ..
Papua Yeni Gine ‘ de kullanılan bu kelime size de sevgili Kayahan’ ı hatırlatacak mı bilmem. Awumbuk, misafirler evden ayrıldıktan sonra hissedilen yalnızlık, boşluk hissi imiş.. El ayak çekilince, sohbetler tükenince, dostlar eve gidince, bu geceler işkence..
İspanyolca’ da Duende, bir sanat eserinin kişiyi çok derinden etkileyen gizemli gücü demekmiş..
En sevdiklerimden biri ile bu yazıyı bitireyim. Fransızca’ dan gelsin.. Sillage, biri yanınızdan uzaklaştıktan sonra, ortamda kalan his, koku demekmiş..
Yine paylaşırım sizinle, böyle her okuyuşumda etkilendiğim kelimelerimi.. Basitliğin güzelliği var galiba bazı kelimelerde.. Tek kelime, birkaç harf.. Ama etkisi, gücü, tadı, ruhu inanılmaz.. Kelimeler güzeldir.. Güzel kelimelerle kurulan cümlelerimiz olsun hep..
Sağlıcakla..
Etiketler: Awumbuk, Duende, Gökotta, Jijivisha, onism, pal, Sillage, Vemödalen, Waldeinsamkeit