Eskidendi çok eskiden..
Sezen Aksu’nun en güzel şarkılarından, Murathan Mungan' ın en güzel şiirlerinden biri.. Nedense çoğu şarkısına nazaran daha az biliniyor. Bir dinleyin derim..
Bu şarkıyı dinleyince, moralim bozuksa, kendi küçük dünyamda; moralim iyiyse, bizim nesiller adına triplerdeyim..
Şarkının sözlerini açıp da, ne alakası var demeyin diye baştan söylüyorum, gerçekten de alakası yok.. Belki müziği, belki de sadece şarkının ismi sebep, bilemedim..
Anlatıyorum..
Ne zaman bir kişisel gelişim kitabı okusam, ya da, böyle etkileyici satırlar içeren bir yayın, bir dururum..Vay be, ne güzel yazmış demek yerine, kaynağına bir bakayım derim.. İyi ki de derim, çünkü kaynağını okuyunca, satırlar daha da derinleşir ve genişler.. Öyle ki, önce denk gelip de kaynağını okumuş olsam, hayatta o alıntıyı beğenmeyecek olduğumu görürüm..
Kaynağını inceledikçe, kaynağın da kaynağını didiklerim, yani eskiye doğru gitmeye çalışırım.. Gittikçe derinleşir.. Boy veririm.. Boyumu da aşmaya başladıkça daha keyifli hale gelmeye başlar..
En özgün ve en güzel hali, elbette ki, o satırların en ham halidir. En süssüz, etkilemeyi amaçlamayan, gerçekten de bir felsefesi olan hali..
Sanki, ne varsa eskiden söylenmiş de, biz, onların içinden çekip çekip alıyormuşuz gibi gelir. Bu insanlar, bu felsefeleri, düşünceleri üretmeseydi acaba biz mi üretecektik, bunlar neden hep geçmişte kalmış derim..
Düşünürüm..Günümüzde de böyle, vay be dedirtecek özgün felsefeciler var da biz mi henüz tanımıyoruz. Onlar da yıllar yıllar sonra mı değer bulacak !?? Bir Socrates, Aristoteles, Nietzche, Sartre yetişiyor mu bizim nesillerden de acaba..
Sadece felsefe alanında değil..Mesela, Rus klasikleri inanılmaz, malum.. Şu dönemde, Rusya’da bir Dostoyevski yetişiyor mu..?
Ya da, bir Picasso..
Mozart!?
Bu kadar mucize insan, neden geçmişte yaşamış hep.. Ya da şöyle sorayım, bundan 500 yıl sonra, kişisel gelişim kitabını didikleyen bir genç, yine benim ulaştığım isimlere mi ulaşacak.. Mozart’ ın bestelerine mi şaşıracak..
Bizim dönemlerimiz, hiç mi akıllarda kalmayacak. Ne bileyim, tarih derslerinde, yine bizim öğrendiğimiz tarih bilgileri mi olacak, biz kimse için tarih olamayacak mıyız?
Elbette biliyorum, bu çağ teknoloji çağı olarak anılacak; benim gibi 80lerde doğan insanlar mesela, siyah beyaz televizyonlardan, merdaneli makinalardan, elde yıkanan bulaşıklardan, santralden bağlatarak yapılan şehirlerarası konuşmalardan bu günlere gelişe bizzat şahit...
İnanılmaz bir geçiş nesliyiz.. bunlar çok büyük teknolojik adımlar, birileri üzerine düşeni yapıyor, gelişiyor, geliştiriyor. Teknoloji inanılmaz bir güzellik; bilinçli ve akıllıca kullanılırsa hayatımıza, geleceğimize çok büyük artı değerleri var..
Ama..
Şimdi, mesela birileri, cep telefonunu yapıyor, üst üst üst modelleri üretiyor, ve biz gidip parasıyla, hatta tarifede kalmaya söz vererek kredi kartına 24 ay taksitle bu teknolojiyi alıp kullanıyorsak, biz bu teknolojik gelişimin neresindeyiz.. Neyle övünüyoruz, ya da neyle anılmayı bekliyoruz gelecekte..
Teknoloji gelişiyor diye, ilerleyen, gelişen biz miyiz?
Ya da tuttuğumuz takım, Avrupa şampiyonu oldu, tarih yazdı diyelim, taraftar olarak biz de mi tarih yazdık yoksa..
Çok çok ünlü bir piyanistle ilgili, sosyal medyada paylaş butonuna bastık diye, ortak mıyız başarıya..
Gerçekten de hiç bir şey yapmadan oturan bir insanın, sırf dünya güneşin yörüngesinde ilerliyor diye kendini de ilerliyor sanması, oturduğunu unutması kadar komik mi halimiz..
Dünya kendi etrafında da dönüyor, başımız dönmesin sonra!!
Sağlıcakla..
Etiketler: eskidendi çok eskiden