Üniversiteden mezun olmak hayatımızın en önemli dönüm noktalarından biri malum. Hayatımız bir anda değişir. Mezun olana kadar bütün derdimiz o bir türlü veremediğimiz dersi vermektir. Sorumluluğumuzu yerine getirmiş ve mezun olmuşuzdur artık, nasıl da hafifleriz. Hep ukala bulduğumuz o asistan bile bize şirin görünmeye başlar. Sonra diplomamızı alırız..
Ve yeni bir dönem başlar. Ne yapacağımızı bilmediğimiz, seçenekler arasında karar vermeye çalıştığımız bir belirsizlik döneminde komşu teyzelerin, annemizin arkadaşlarının, hatta bakkal amcanın bile sorularına cevap verirken buluruz kendimizi. “ ee şimdi ne yapacaksın genç?”
Alternatifler elbette vardır. Ev arkadaşlarınız henüz mezun olmadıysa aynı düzen devam eder ve sizi bir süre rahatlatır, kiranın faturaların hala beşte biri düşüyordur nasılsa. Ama bir farkla bu ay o parayı kazanacak olan sizsinizdir. Artık ailenizden almak istemezsiniz. Hele bir de ev arkadaşlarınız dağılırsa yeni bir ev yeni bir düzen vay halinize. Ailenizin yanına memlekete mi gitseniz. Yok ya artık bu kadar sene sonra yapamazsınız ki alıştınız rahata özgürlüğe değil mi. Annenizin yemekleri, kira fatura derdi de yok. Ev temiz. Ama olmaz ki çocuk gibi. Koca mühendis oldunuz siz değil mi. Uzakta olursanız sizinle gurur duyabilirler gibi gelir. Mezun oldu mühendis, çalışıyor tabii, bayramda gelir görürsünüz. Bunu duymak önemlidir sizin için. O yüzden ne yapıp ne edip ayaklarınınızın üzerinde duracaksınızdır.
Stresli bir iş arama dönemine girersiniz. Biraz acele biraz hevesle çok da iyi olmayan bir iş bulursunuz. Kirayı faturaları karşılasın şimdilik ileride bakarız dersiniz zaten çok da fazla bir şey bilmediğinizi düşünürsünüz, sonuçta yeni mezunsunuzdur.
Ve çalışma hayatına hoş geldiniz. Patron kavramıyla tanışırsınız.. Size yol göstermek, yardımcı olmak isteyen iyi niyetli tecrübeli abiler ablalar da vardır, sizi ezmeye çalışan, angaryalarını size yüklemeye çalışan uyanıklar da.. Bazıları da sizi hiç görmez, yokmuşsunuz gibi hissedersiniz.. Memur mu olsanız acaba, en azından garantili diye düşünmeye başlarsınız, öğrenci evinde komşunuz memur Sadık Amca’ yı elindeki sefer tasıyla her görüşünüzde içinizden gülen siz değilmişsiniz gibi..
Çeşit çeşit insanla tanışmaya başlarsınız. Halbuki öğrenciyken bu kadar çeşit yoktu gibi;. Genelde benzer değil miydi bu insan türü. 🙂🙂
Her sabah uyanıp işe gitmeye başlarsınız. Bazen mutlu hissedersiniz çalışıyorum, para kazanıyorum mühendisim ben diye. Evet maaşınız komik bir rakamdır, ailenize bile söylemeye çekinmişsinizdir. Ama neticede ayaklarınız üzerinde durmaya çalışıyorsunuz değil mi. Bazen çok kötü hissedersiniz, çocukluğunuzu, üniversite yıllarını özlersiniz, sorumluluk taşımadığınız sizi özlersiniz.
Kafanızdaki sorular gittikçe artar, bir şey öğrenebiliyor muyum, kendimi geliştiremiyorum sanki, bana verdikleri işleri yapmak için mühendis olmama gerek yok ki, zaten 3 kuruş maaş alıyorum. Yüksek lisans mı yapsam. Bir süre daha öğrenci gibi takılırım, askere mi gitsem aradan çıksa. Ya da zengin bir koca bulup 2 çocuk doğurup rahat mı etsem. İşten ayrılsam yenisini bulur muyum, bir iki ay annemlerden istesem ne olur ki. Millet çocuğuna mezuniyet hediyesi araba alıyor benim halime bak. Bu düşüncelerin sonu yoktur. Kendinizi garibanlaştırırsınız. Kararsız arada derede bir birey olursunuz. Para harcamamak için sosyal hayatınızı kısıtlar, erken uyursunuz sabah erken kalkacaksınız malum.
İşyerinde anlamadığınızı sormaya çekinirsiniz. Sormazsanız bu sefer de cebelleşir durursunuz. Acaba benden memnunlar mı diye hep takiptesinizdir. Ustasıyla işçisiyle nasıl konuşacağınızı, nasıl hitap edeceğinizi bilemezsiniz. Size onlar bile bilmişlik yapar, teoriden anlamasalar da uygulamayı bilirler, ama sorsanız bir türlü sormasanız bir türlü. Offfffff☹️
Böyle böyle kendinizi içten içe kemirir, konsantre olmanız gereken işinize gerçek anlamda konsantre olamazsınız. Her akşam kararlar alırsınız ama baskı altındaki her genç insan gibi hiçbir zaman uygulamaya geçemezsiniz.
Dayanamaz bir süre sonra işten ayrılırsınız, rahat bir oh çekersiniz. Bir daha o insanların hiçbirini görmeyeceksiniz ne güzel. Ama ertesi sabah uyanıp gidecek bir işiniz olmadığı duygusunu yaşayınca paniklemeye daralmaya yeniden başlarsınız.
İş arama süreciniz yeniden başlar..
Bu seferki işiniz öncekinden belki sadece birazcık daha iyidir ama siz biraz daha iyi üstesinden gelebiliyorsunuzdur. Niye ki, aynı sinir bozucu şeyler, hem bu sefer patronun görgüsüz karısı da ortamda. Siz niye daha iyisiniz ki..
Eveeet anladım tecrübe dedikleri mucize bu işte👍
Ahhh ahh. Yazarken bile içim bir sızladı. Ne zor dönemlerden geçe geçe pişiriyor iş hayatı insanı. Ve biz ne kadar duygusal ve hassas davranıyoruz bu süreçte. Tecrübe böyle kazanılıyor, yavaş yavaş. Göre göre, sabırla. Bunların içine düştüğünüz zaman kafanızın içinde trajediler yaratmayın diye yazıyorum bunları.. hatalar da yapacaksınız, çok iyi şeyler de başaracaksınız. Süreç böyle, yaşaya yaşaya hem mesleki anlamda hem de ruhsal olarak gelişeceksiniz. Zamanla uzmanlaşacak, yeteneklerinizi, ilgi alanlarınızı daha net görecek ve doğru alanlara yöneleceksiniz. Gençliğiniz, enerjiniz, çabalarınız herşeyin üstesinden gelecek korkmayın..
Kendinize ve hayatın akışına inanın ve mücadele etmekten asla vazgeçmeyin..
Freud ne güzel demiş;
“Bir gün geriye dönüp baktığınızda, mücadele yıllarınız sizin en güzel zamanlarınız olarak hatırlanacaktır.”
Sağlıcakla..
Etiketler: iş arama, ünüversiteden mezun oldum