Hayatta kendimiz için neler neler isteriz. Olamadıklarımızdan dolayı nadiren kendimizde buluruz hatayı, çokça zamanlarda ise suçlu hayat koşulları, kader ya da başka insanlardır. Ve biz genelde mağdur durumdayızdır. 🙂
Ne çok sınar hayat bizi, hep bir öğrenci gibi görür. Bir türlü bitmez sınavlarımız. Peki biz nasıl bir öğrenciyiz?
Şimdi isterseniz bir sınav düşünelim;
Gamsız, sınava hiç çalışmadan giren ve başarısız olan bir öğrenci olsun, sınav öncesi zamanını böyle keyifle yatıp en sevdiği diziyi izleyerek geçirmiş, tavana boş boş bakmış olsun arkadaşı Şeşbeş ile birlikte.. çalışmadığı için çok da umursamıyor başarısızlığı taa ki Şeşbeş’in, hiç çalışmadığı halde tesadüfen okulun kantininde son anda duydukları sınavda denk geldiği için sınavı geçebildiğini öğreninceye kadar. O zaman, o da kendine hak sanmaya başlıyor başarıyı.
Müşkül de çalışmamış olsun, ama o pek de keyifli geçirmemiş olsun zamanını, kafasında sınav düşüncesi, ne çalışmış ne de keyif yapmış, arada derede.. sonuç başarısız..
Gaflet, birazcı olsun, ne sınav öncesi keyif yapan ne de sınavı geçecek kadar çok çalışan.. ikisinin de hakkını veremeyen. Onun durumu da sinir bozucu bir başarısızlık..
Garip, çok çalıştığı halde son anda hastalanıp sınava gidememiş olsun. Ah Garibim elinden geleni yaptın ama olmadı işte. Sağlık olsun diyelim..
Ramak, sürekli düzenli olarak çalışmış ama sınav öncesi son vuruşu yapıp toparlayamamış bildiklerini dağınık havada kalmış her şey ve geçememiş sınavı..
Azmi, düzenli olarak çalışmış, son gecede toparlamış ve geçmiş olsun sınavı.
Dilaver, bütün gece kopya çekebileceği arkadaşları ikna etmiş hiç haberi yokken başarılı olmuş çıkmış. Ağzı kulaklarında ama içerden gelmiyor o gülüş belli.
Gergin, son ana kadar sürekli çalışmış, hep de korkmuş sınavdan aslında biliyormuş da epey ama yapamamış işte, sonuç başarısız.
Hangisi daha yakın geldi size? Hayatımızdaki zorluklarda, dar geçitlerde bunların hepsinden biraz var gibi mi bizde?
Hep Azmi gibi olsak, başarılı ve biraz sıkıcı mı olurduk acaba. Bazen Dilaver gibi davranıp küçük suçluluklar mı duyuyoruz hazıra konarken, ya da bazen korkularımız, stresimiz bizim enerjimizi aşağıya çekmiyor mu Gergin gibi? Bazen hevesle bir işe başlayıp sonunu getiremediğimiz için emeklerimiz boşa gitmiyor mu başarmaya ramak kala? Ya da Gaflet gibi arada derede kararsızlıklarla akmaz kokmaz ama tatsız anlar yaşatmıyor muyuz kendimize? Bazen Garip gibi bizim dışımızda gelişen olaylar bizi etkilerken kısmet değilmiş diyip geçmiyor muyuz?
Bazen de müşkülpesentliğimizle tembelliğin bile tadını çıkarmadan harcamıyor muyuz zamanımızı? Çok Gamsız davranıp ipleri bırakıyor ama kendimizi yine de çok fazla şeye layık görmüyor muyuz emek vermemiş olsak da. Bazen şans bize gülüyor da ne güzel denk geldi demiyor muyuz Şeşbeş gibi?
Zaman zaman, hepsinden biraz biraz var gibi mi sanki? Bu yüzden mi hayatımız iniş çıkışlarla dolu bizim. Duruşumuz mu yok, yoksa hayat sabit bir mutlak duruş için fazla mı karmaşık ve zor. Yoksa, beşer şaşıyor mu gerçekten?
Sağlıcakla..
Etiketler: hayat bir sınav